PODCAST 1 Herkese merhaba! Bugün sizlerle demansın tanımı, demans belirtileri, risk faktörleri, faklı demans formları ve her formun karakteristik özellikleri, demanslı kişide gerçekleşen bilişsel, davranışsal ve işlevsel değişiklikler hakkında konuşacağız. Hemen hemen herkes günlük yaşamında zaman zaman unutkanlık yaşar. Mesela ben evimin anahtarını kapının üzerinde unutmuşum geçenlerde. Hele babam, işe giderken hemen her gün telefon, anahtar ve gözlük üçlüsünden birini mutlaka evde unutup merdivenden geri döner. Babaannem bana seslenirken tüm torunlarının ismini sırayla sayar ta ki benimkini bulana kadar :) Babaannem Alzheimer mı oldu acaba? Ya babam o da mı ileride Alzheimer olacak? Eyvah ya ben??? Her unutkanlık demans mıdır? Haydi bu soruları yanıtlayalım biraz. Klinik bir tanı olan demans dilimizde "Bunama" olarak bilinmektedir. Latince kökenine bakıldığında ise "Zihnin yitirilmesi" anlamına gelir. Demansta beyinde bir takın değişiklikler görülür. Beyin hücrelerindeki bu değişimler ve nörofibriler yumakların tüm beyin bölgelerinde birikimi neticesinde hafıza, düşünme, yönelim, tanıma (kişileri tanıma, nesneleri tanıma vs), anlama, öğrenme, planlama, konuşma, problem çözme ve yargılama gibi birden fazla zihinsel süreçte bozulma görülen, kronik, ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Yani demans tanısı aldıktan sonra eskiye dönüş mümkün değildir ancak tedavi ile hastalığın daha da ilerlemesini önleyebiliriz. Yaşlı canım bu, olacak o kadar unutkanlık deriz çoğu zaman. Normal kabul ederiz yemeği ocakta unutmasını, ya da annesini hala yaşıyor sanmasını. Peki gerçekten normal midir bunlar? Ya da unutkanlık nereye kadar normal kabul edilebilir? Nereden sonrası hastalık olarak görülür? Demans normal yaşlanmanın bir parçası değil, beyin hastalığının bir sonucudur. Unutkanlığı yaşlanmanın doğal bir parçası olarak görmek bazen belirtilerin başlamasından demans tanısı konana kadar geçen süreci uzatmaktadır. Bellek de dahil olmak üzere bazı kognitif yeteneklerde yaşlanmayla birlikte beklenen "normal" azalma nöropsikolojik testlerde yaşa göre uyarlanmış düzeylerde bir performansa karşılık gelir. Sosyal yaşamda başka açılardan sağlıklı bir yaşlının özel isimleri unutuyor, özel eşyalarını kolaylıkla bulamıyor olması anormal kabul edilmez. Ancak aynı soruları tekrarlar olması yakınları arasında kuşku uyandırmaya başlar. İşini sürdüremez olması, ya da yabancı bir mekanda kaybolması ise artık normal olarak kabul edilemez olur. Normal yaşlanma için kabul edilebilir bellek bozukluğunda yakınmaları olan bir yaşlı günlük yaşamında tümüyle bağımsızdır, nöropsikolojik muayenesinde ise özellikle yakın bellek testlerinde yaşa göre normal sınırlardadır. Öte yandan her unutkanlık da demans değildir. Demansta kişinin günlük hayatını etkileyecek düzeyde günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlanma, sosyal ve mesleki yaşantısında bozulmanın olduğu, ilerleyici bir tablo vardır. Peki her demans aynı mıdır? Mesela komşumuzun annesi sık sık evden kaçar, yaz günü kışlık kıyafetle sokaklarda dolaşır, sonra da evi bulamazdı. Oysa benim dedem tüm gün oturduğu yerden kalkmaz, eskileri anlatır durur. Sol kolundaki güçsüzlük dışında bir sıkıntısı yoktur. Öyleyse belki de dedemdeki demans değildir diyebilir miyiz? Hayır. Demans bir şemsiye tanıdır. Bu tablonun görüldüğü farklı formlar ve her birinin karakteristik özellikleri vardır. Bu alt tiplerin ayrımı klinik belirtiler ile yapılır. Hastalık sürecinde hastayı ve bakım veren kişiyi nelerin beklediğini öngörebilmek adına demans formlarını ve özelliklerini bilmek önemlidir. Primer demanslar merkezi sinir sisteminin nörodejeneratif hastalıkları olan Alzheimer hastalığı, Diffüz Lewy cisim hastalığı, fronto-temporal demans iken, sekonder demanslar nörolojik ya da psikiyatrik bir hastalığın seyri sırasında oluşur ve vasküler demans bunun bir örneğidir. Demansı oluşturan en sık nedenlerden biri %60-80 görülme sıklığı ile Alzheimer Hastalığıdır. Bellek sorunları, konuşma ve oryantasyon problemleri belirgindir. Yakın geçmişe ait olayların hatırlanmasındaki güçlük, eşyaların ismini ve yerini hatırlayamama, içinde bulunduğu zaman ve mekan hakkında kafa karışıklığı yaşama, tanıdık görevlerde zorlanma, karar vermekte zorlanma, iletişim kurmakta ve kelimeleri bulmakta zorlanma, konsantrasyon problemleri, ileriye yönelik plan yapamama, günlük sorunları eskisi gibi çözememe, yargılama ve soyut düşünmede bozulma, soru ve mevzu tekrarları, duygudurum, davranış ve kişilik değişiklikleri belirtileri görülebilir. Lewy cisimcikli demans genellikle 60-90 yaşları arasında ortaya çıkan nörodejeneratif bir hastalıktır. Olguların yaklaşık beşte birinde Parkinson hastalığının özellikleri birlikte bulunur. Alzheimer hastalığı gibi sinsi başlangıçlı, kronik, ilerleyici bir seyri olup, bellek bozukluklarının yanı sıra illüzyonlar, renkli görsel halüsinasyonlar, yürüyüş bozukluğu, istirahat halinde iken titremeler (tremor) gibi motor bozukluklar ve aşırı gündüz uyuklaması şeklinde uyku bozuklukları görülür. Belirgin bir neden olmadan tekrarlayan düşmeler, kısa süreli bilinç kaybı ve dikkatte dalgalanmalar da yaygındır. Hastalığın erken dönemlerinde idrar kaçırma, kabızlık, ortostatik hipotansiyon gibi otonomik bozukluklar da gözlenebilir. Fronto-temporal demans tipik olarak ilerleyici davranış değişikliği, ilerleyici konuşma bozukluğu ve kişilik değişiklikleriyle kendini gösterir. Hafıza bozuklukları genellikle hastalığın ilk belirtisi değildir. Sorunlar fark edilmeden başlar, insanlar giderek daha az kelime kullanır. Hastalar seyrin erken dönemlerinden itibaren davranışsal disinhibisyon sergilemeye başlarlar. Sosyal uygunsuz davranış yabancılara dokunmak veya öpmek, uygunsuz cinsel eylemlerle örneklenebilir. Hiperoralite yenilmeyecek nesnelerin ağza alınması veya yutulması örnekleriyle açıklanabilir. Diyet alışkanlıklarında değişiklik, besin tercihlerinin değişmesi ise şekerlemeye düşkünlük tarzında karbonhidrat açlığı, abur cubur yeme ile örneklendirilebilir. Aşırı yeme, aşırı alkol veya sigara tüketme gözlenebilir. Başkalarının duygularını, düşüncelerini, davranışların altında yatan nedenleri anlayabilmek anlamına gelen empati kaybı görülebilir. Perseveratif, stereotipik veya ritualistik davranışlar eşlik edebilir. Bunlara örnekler ise bir hareketin, bir kelimenin, bir davranışın ısrarla tekrar edilmesi, törensel bazı davranışlar olabilir. Vasküler demans AH'den sonra ikinci sıklıktaki demans nedenidir. Herhangi bir serebrovasküler hastalıkla ilintili bilişsel değişikliği tanımlayan terimdir. Risk faktörleri arasında erkek cinsiyet ve inme öyküsü bulunur. Ani başlangıç, fokal nörolojik belirtiler ve kademeli bir seyir gözlenir. Akut başlar, inmeler arasında platolar ve yeni bir inmeyle daha fazla bozulma şeklinde seyreder. Demans profili beyinde tıkanan damara, damarın beslediği stratejik alana göre görme alanı sorunları, konuşma ve konuşmayı anlamada zorluk, oryantasyon bozukluğu, bellek sorunları, hemiparezi dediğimiz vücudun bir yarısındaki kaslarda kuvvetsizlik şeklinde değişir. Ancak inmeler her zaman vasküler demansa neden olmaz. Peki demans önlenebilir mi? Annem demans tanısı aldı diye ben de mi ileride demans olacağım? Unutkanlığım biraz biraz başladı ama ilerlemesine engel olabilir miyim? Nelere dikkat etmem, nelerden uzak durmam gerekir? Ya da neler yapmalıyım hafızamı korumak, gidişatı yavaşlatmak için? Biraz da bu soruların cevaplarına bakalım... Birçok hastalıkta olduğu gibi AH'de de değiştirilebilir ve değiştirilemeyen risk faktörleri vardır. AH için değiştirilemeyen risk faktörleri yaş, genetik ve cinsiyettir. İleri yaş (özellikle 65 yaşın üzerinde olmak), kadın cinsiyette olmak, aile öyküsünde demans, Parkinson, motor nöron hastalığı, depresyon, psikoz, alkolizm varlığı, ailede Down Sendromu öyküsü olması değiştirilemez risk faktörlerindendir. Değiştirilebilir risk faktörlerine ise tedavi edilebilir tıbbi durumlar ve yaşam tarzı dahildir. Düşük eğitim seviyesi, kafa travması geçirmiş olmak, hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı, yüksek kolesterol seviyeleri, obezite, inme öyküsü, diyabet gibi kardiyovasküler ve serebrovasküler olaylar, D vit, B6, B12 vitamini, folik asit eksiklikleri, hipoglisemi-hiperglisemi, hipotiroidi, elektrolit bozuklukları gibi endokrin-metabolik bozukluklar, Sistemik Lupus Eritomatozus, Romatoid artrid, Behçet hastalığı, sifiliz gibi kronik enfeksiyöz-otoimmün- inflamatuar hastalıklar, demans semptomlarını ağırlaştırabileceği için depresyon, egzersiz yapmamak ve sağlıksız beslenmek, uyku bozuklukları, aşırı alkol kullanımı, sigara kullanımı ise değiştirilemeyen risk faktörleridir. Elektro-manyetik alan maruziyeti (EMF) de AH için bir risk faktörü olarak ortaya konmuştur. Elektrikçiler, tamirciler, santral operatörleri, teknisyenleri, kaynakçılar, marangozlar, terziler gibi elektrikli aletlerle çalışanlar aşırı düşük frekanslı EMF maruziyeti için risk altında olan meslek gruplarıdır. Değiştirilebilir risk faktörleri demansı komplike eden ve kontrol edilebilecek komorbid durumlar olabilir. Dolayısı ile değiştirebilir risk faktörlerini kontrol altına almanın demansın seyri üzerinde olumlu etkileri olabilir. Buna karşılık tahıllar, sebzeler, meyveler, peynir, süt, özellikle balık, zeytinyağı ve kırmızı şaraptan zengin bir diyet olan Akdeniz diyeti demans için bir koruyucu faktördür. Ayrıca, zihinsel ve fiziksel aktivitenin koruyuculuğundan söz edilebilir. Ortalama 1 yıllık düzenli egzersiz programının beyin hipokampüs hacim kaybını durdurmakla kalmayıp, hacmi %2 oranında arttırdığı gösterilmiştir. Çok sayıda çalışma, okuma, sanatsal faaliyette bulunma, oyun oynama gibi zihinsel aktivite gösteren yaşlıların Alzheimer hastalığı geliştirme risklerinin daha düşük olduğunu ileri sürmektedir. Kolesterol düşürücü ilaçlar, anti-hipertansif ve anti-diyabetiklerin vasküler risk faktörlerinin kontrolü aracılığıyla demansa karşı koruyucu olabileceği çıkarımlanabilir. Ancak bu ilaçlar doktor kontrolü ve önerisiyle kullanılmaktadır. Diyelim ki bir yakınımızın demans belirtileri gösterdiğinden şüphelendik. Ne yapalım? Öylece doğal akışına mı bırakalım? Şayet öyle yaparsak süreç nasıl ilerler? Yoksa bu durumun pek de normal olmadığını kabul edip bir doktora mı başvuralım? Başvuracaksak kime? Hangi branş ilgilenir bu hastalıkla? Tanı nasıl koyulur? Peki ya demans tanısı konursa, tanı konmasının bir faydası olur mu? Ne değişir ki? Gibi sorular kafamızı kurcalıyor olabilir, ama hepsinin cevabı var. Bir kişide demanstan şüpheleniyorsak mutlaka bir nöroloji ya da psikiyatri uzmanından görüş almalıyız. Teşhis önemlidir çünkü kişide meydana gelen değişimlere bir açıklama sağlar. Sadece ilaçlarla değil, farmakolojik olmayan müdahalelerle de sürecin iyi yönetilmesi gerekir. Demans tanısı koymada pek çok kognitif test, kan tetkikleri, görüntüleme yöntemleri kullanılsa da klinisyenin gözlemi daha ön plandadır. Hastaya her gün eşlik eden bir yakını beraberliğinde öykü alınır, hastanın fizik muayenesi yapılarak demans dışı, akut medikal durum ve organik patolojiler saptanabilir, nörolojik muayene ile demansa sebep olabilecek kafa içi (intrakraniel) bir hadisenin varlığı araştırılır, psikiyatrik değerlendirme sonrası nörokognitif testler ile hastanın zihinsel, algısal ve motor işlevlerinin etkilenme düzeyleri test edilir. Rutin kan tetkikleri, beyin görüntüleme tetkikleri ile tanı büyük oranda netleştirilir. Çoğu kez unutkanlık şikayetiyle başlayan, sinsi ve yavaş ilerleyen bu hastalığın ancak yirmi yıl kadar sonra demans aşamasına ulaştığını, klinik evreden de önce bir pre-klinik evresinin olduğunu biliyoruz. Hafif bilişsel bozukluk normal yaşlanma ile demans arasındaki klinik duruma verilen addır. Genelde hasta ve yakınları ilk şikayetlerin ne zaman başladığına dair net bir bilgi veremezler. Hastalığın seyrinde preklinik dönemde beyin hücrelerinde değişiklikler devam ediyor olabilir ancak hafıza problemleri henüz belirgin değildir. Nöropsikolojik muayenede ağırlıkla, bazen de tek başına bellek alanında, anlamlı düzeyde düşük performans gözlenir. Hafif bilişsel bozukluk döneminde kişinin yaşı ve eğitiminden beklenen düzeyden daha fazla bellek ve diğer zihinsel süreçlerde problemlerin bulunduğu ancak bu problemlerin henüz kişinin bağımsızlığını olumsuz etkilemediği görülür. Yani hastanın işlevselliği bozulmaz. Ancak nörokognitif testlerde anlamlı düzeyde düşük performans sergilerler. Demansta ise bellek sorunları, kelime bulmada güçlük, görsel/mekansal sorunlar gibi belirtiler kişinin bağımsız işlev görebilme yeteneğini bozacak düzeyde olup, hastalığın son aşamasıdır. İşlevsel bozukluk eşiği aşıldığında, kendi içinde hafif, orta ve ağır olarak alt evrelere ayrılan Alzheimer hastalığı demansı (AHD) aşamasına geçilmiş olur. Hafif demans evresinde kişinin işte ve ev dışında bağımsızlığı bozulmaya başlar, orta evrede ev dışındaki hayat tamamen bağımlılaşırken, ev yaşamı ve öz bakımda sorunlar başlar, ileri evre demansta ise hasta tümüyle bağımlıdır ve sürekli bakım gerekir. Süreci akışına bırakmamak, belirtilerin fark edildiği ilk andan itibaren bir hekime başvurmak hastalığın erken evrede yakalanmasını ve erken dönemde tedavi başlanması sayesinde hastalığın sonraki evrelere ilerlemesini önlemektedir. Bu bölümün sizin için yararlı olduğunu umuyoruz ve ayrıca bu ipuçlarının bununla başa çıkmanıza ve ihtiyacınız olan desteği almanıza yardımcı olacağını umuyoruz. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz, http://demcare.hcilab.es/ adresindeki proje web sitemize başvurabilirsiniz. Bir sonraki bölüme kadar!